Navigasyon |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Sosyal Şehir Projesi Bütün Arkadaşları Beklerim. |
|
|
Sanayileşme Süreci
Zeytinburnu'nun şüphesiz en belirgin kimlik öğelerinden biri ve işlevi sanayi olmuştur. İstanbul'un fethinin ardından Fatih'in tabakhaneleri, yakın zamanlara kadar dericilik merkezi özelliğini sürdüren Kazlıçeşme'ye yerleştirmiş olmasından dolayı, Zeytinburnu'nun sanayi yerleşmesi karakterini bir anlamda Fatih dönemine kadar geri götürmek mümkündür.
Osmanlı İmparatorluğu'nun 19. yüzyıldaki sanayileşme çabaları içinde Zeytinburnu'ndan Küçükçekmece'ye doğru sıralanan bir dizi fabrika yanında Zeytinburnu'nda tabakhanelerin yanında çelik boru, ray, pulluk, top, kılıç, kama ve benzeri madeni ürünler imal eden bir dökümhane kurulur. Makina donanımı ve mühendislerin yanısıra Avrupa'dan getirtilen işçiler için de yakınlarında 200 m. uzunluğunda iki katlı barakalar inşa edilir. Ayrıca bir de dokuma fabrikası kurulur. Fakat Zeytinburnu Dokuma Fabrikası'nın inşaası uzun yıllar sürüncemede kalır. Avrupa'dan getirtilen mühendis, usta ve işçiler çalışamazken, fabrika bacası inşaat sırasında inşaat hatasından çökerek otuz kişinin ölümüne neden olur. 1856 Paris Sergisi'nde Zeytinburnu Dokuma Fabrikası ürünleri de pamuk bezi emprimeler, alacabez, pamuk ve yün çoraplar ile Osmanlı sanayi ürünleri arasında yer alır.
Cumhuriyet öncesinde de dericilerin toplandığı bir yer olan Kazlıçeşme'de 1927 yılında Bezmen Dokuma Fabrikası kurulur. Bu, yörede dericilik dışındaki ilk sanayi tesisidir. Aslında, 1930 öncesi İstanbul'da kurulan toplam 6 dokuma fabrikasının ikisi bugünkü Zeytinburnu İlçesi'ndedır. Özellikle 1940'lardan sonra dokuma sanayii çevrede yer seçmeye başlar. Ancak, Zeytinburnu'nun kaderinde dönüm noktas 1947 yılı olur. İstanbul Belediyesi İmar Müdürlüğü'nün 27 Nisan 1947 tarihli gazetelerde yayınlanan İstanbul Sanayi Bölgelerine ait Talimatname'si ile İstanbul'da öngörülen yeni sanayi alanları içinde, Kazlıçeşme yanındaki Zeytinburnu ile Bakırköy arası örgütlü sanayiye ayrılmıştır. Yörenin sanayi için bir cazibe merkezi haline gelmesiyle birlikte deri, dokuma, çimento ve diğer bazı dallardaki işyerleri de çevrede toplanmaya ve bir çok yeni sanayi tesisi kurulmaya başlanır.
4 Ağustos 1949 tarihli gazetelerde İstanbul'da sanayi bölgeleriyle ilgili olarak ikinci bir karar yayınlanır. İlgili komisyonun raporuna göre, diğer yerler arasında Maltepe dolayları ve Kazlıçeşme-Zeytinburnu çevresi ağır sanayi bölgesi olarak tespit edilir. 1952-1956 yılları arasında İstanbul'un imar ve kent planlaması sorumluluğunu üstlenmiş olan Müşavirler Heyeti Topkapı, Rami ve Levent'e yeni sanayi alanları planlar. Müşavirler Heyet Haliç, Topkapı ve Yedikule çevresini küçük ölçekli sanayi için uygun görmektedir. Bu dönemde, Müşavirler Heyeti'nin davetiyle İstanbul'a gelen ve II. Dünya Savaşı sonrası Londra'nın planlamasını başarıyla gerçekleştirmiş bulunan ünlü İngiliz şehir plancısı Sir Patrick Abercrombie, İstanbul'un potansiyel bir gelişme alanı olarak Zeytinburnu-Florya arasındaki bölgeye dikkat çeker. 1960-1970 arasında ise, Zeytinburnu-Bakırköy sanayii Londra Asfaltı'na paralel olarak Halkalı, Safraköy, Firuzköy, doğrultusunda yayılır. 1955-1973 arasında Zeytinburnu'nda 325 fabrika ve imalathane kurulur. Günümüzde Zeytinburnu'nda irili ufaklı binden fazla sanayi kuruluşu bulunmaktadır.
1960'lı yıllarda İstanbul, Ankara, İzmir için oluşturulan metropoliten plan bürolarından sonra Türkiye'de analitik yanı daha ağır basan ve sorunlara nispeten daha yaratıcı çözümler üretebilen bir planlama süreci başlar. İstanbul metropoliten alanının yeniden planlanması çalışmalarında Zeytinburnu gibi kent çeperindeki gelişme potansiyeli olan alanlar için de çeşitli öneriler getirilir. Bu dönemde İstanbul'a metropoliten planlama konusunda danışmanlık yapan İtalyan şehir plancısı Prof. Luigi Piccinato tarafından Zeytinburnu için inşa edilecek Çevreyolu'nun başlangıç noktalarından biri ve güçlü bir denizyolu bağlantısıyla bütünleştirilmiş İstanbul'un yeni merkez garı işlevi önerisi geliştirilir.
1980'lerde İstanbul'un imar ve planlama gündemini belirleyen dinamiklerden biri de "desantralizasyon" olur. 1980 tarihli İstanbul Metropoliten Alan Nazım Planı'nda Zeytinburnu İlçesi için önerilen işlevler konut alanları ve kısmen sanayi olarak öngörülür. 1974'de Zeytinburnu'nda İstanbul Nazım Planı çerçevesinde bir toptancı hali planlanır. Ancak bu öneri gerçekleşmez. Yine bu çerçevede, 1970'lerden beri İstanbul Nazım Planı tarafından Tuzla'da bir organize sanayi bölgesine taşınması öngörülen Kazlıçeşme'deki dericiler için 1982'de Tuzla Dericiler Organize Sanayi Bölgesi planı hazırlanır. 1980'lerin sonlarından itibaren 500 yılı aşkın bir süredir Kazlıçeşme'yi kendilerine bir tür yurt seçmiş olan dericiler için göç yolları gözükür. Deri imalathaneleri de 1990'ların başlarından itibaren Tuzla'daki yeni sanayi bölgesine taşınır. Geride kalan, artık son derece sağlıksız, köhnemiş bir çevre oluşturan deri imalathaneleri ise, bütünüyle yıkılarak, yoğun bir kentsel doku içinde rekreatif amaçlarla kullanılabilecek geniş bir alan kazanılmış olur. Buna karşın, bu alanda çeşitli planlama ve imar sorunları nedeniyle aktif bir düzenleme yapılamamıştır.
Günümüzde Zeytinburnu'nun bu çevre dışında görece az bilinen ancak söz edilmeye değer fizyolojik özelliklerinden birisi de limanıdır. Zeytinburnu'nda bir liman inşa edilmesi düşüncesinin Cumhuriyet döneminde gündeme geldiği görülür. 1932-1933 yıllarında İstanbul Nazım Planı'nı elde etmek amacıyla açılan uluslararası yarışma dahilinde davet edilen Fransız uzmanlar Agache ve Lambert ile Elgötz arasında Lambert, İstanbul için asıl liman yerini Marmara sahillerinde Yedikule'den Bakırköy'e kadar uzanan alanda önerir. Agache, Zeytinburnu yöresi için liman önermezse de demiryolunun kuzeyinde sanayi bölgesi teklif eder. 31 Mart 1955'de İstanbul Belediye Meclisi'nde kabul edilen İstanbul Sanayi Bölge Plam'na göre, Yedikule'de yöredeki sanayi alanlarına hizmet edecek bir liman da önerilir. Zeytinburnu'nda bir liman önerisi, 1960'ların başlarında İstanbul'un planlanmasında danışmanlık amacıyla Türkiye'ye davet edilen ünlü İtalyan şehir plancısı Luigi Piccinato tarafından da dile getirilir. İstanbul için daha sonraları gerçekleştirilen çeşitli plan ve raporlarda da Zeytinburnu'nda bir liman inşa edilmesi düşüncesi yer almaya devam eder. Zeytinburnu sahilinde Bakırköy'e doğru eski kum iskelerinin yerinde inşa edilen Zeytinburnu Limanı, "Zeyport" 1997 yılında hizmete girer. Liman, çoğunlukla Karadeniz ülkeleriyle yapılan ve daha çok Salıpazarı Rıhtımı'ndan gerçekleştirilen bavul ticareti için Salıpazarı'na bir seçenek yaratmak amacıyla inşa edilir. Özel sektör eliyle inşa edilmiş ve yine özel sektörce işletilmekte olan limanın yapım amacı doğrultusunda oldukça yararlı ve verimli olduğu söylenebilir.
İZMİRİN COĞRAFİ KONUMU
İzmir ili Türkiye'nin en batı kısımında Ege Denizi'ne kıyısı olan bir ildir. Kuzeyde Balıkesir, doğuda Manisa, güneyde Aydın illeri ile komşudur.[1]
Dikili ilçesinin tam karşısında Yunanistan'ın Kuzey Ege Adaları coğrafi bölgesi'nin Midilli ili ve hem ilin hem coğrafi bölgenin yönetim merkezi olan Midilli şehiri yer almaktadır. Ayrıca Ege denizinin ve İzmir şehrinin güvenliğini Balıkesir 9. ana jet üstünden kalkan Türk F-16'lar sağlamaktadır.
Akarsular
İzmir ili içinde Ege Bölgesi'nin önemli akarsularından olan Gediz, Küçük Menderes ve Bakırçay akış gösterir. Diğer akarsular sel karakterli küçük akarsulardır.[2]
Göller
İlde önemli büyüklükte bir göl yoktur. Göl sayılabilecek su birikintileri arasında en önemlileri Gölcük, Belevi Gölü, Çakalboğaz Gölleri ve Karagöl ve bu göller ege bölgesinin önemli gölleridir[2]
Bitki Örtüsü
İl bitki örtüsü yönünden Akdeniz İkliminin etkisi altındadır. Akdeniz bitkilerinin birçok türü bulunmaktadır. Yüzyıllarca aşırı otlatma, yangın ve tarla açma gibi nedenlerle ormanların ortadan kalktığı yerlerde, maki bitkileri bulunmaktadır. Maki florasına ardıç, pırnal, kermes meşesi, zeytin, çitlembik, sakız, akçakesme, tesbih, katırtırnağı gibi kuraklığa dayanıklı ağaçlar girer. Ormanlar il içerisinde 431786 hektar bir alanı kaplar. Ormanların kapladığı alan, il arazisinin % 41'idir.[3]Ulaşım
Kent içi toplu ulaşım İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yetki ve sorumluluğundadır. Toplu ulaşım hizmetlerinin hat ve güzergâhları ile birbirini tamamlaması için otobüs-vapur-metroda ulaşım hizmet bütünlüğü sağlanmıştır. Tüm toplu taşıma araçlarında bilet yerine geçen Kentkart adlı elektronik bir kart İzmir ulaşımının bütünlüğünü sağladığı gibi ulaşımı hızlandırmaktadır.
Belediye Otobüsleri
Otobüs hizmetleri Büyükşehir Belediyesi bünyesinde olan Eshot Genel Müdürlüğü ve İzulaş (İzmir Ulaşım) tarafından kent içi ve 12 ilçe arasında yapılmaktadır. Ulaşım hizmetleri 291 den fazla hatta hizmet vermektedir. İlk binişlerde belli bir ücret kesildikten sonra 90 dk. içindeki ikinci ve diğer binişlerde herhangi ücret talep edilmez. Bunların yanında ücretsiz hizmet olarak, 412 Buca Heykel - Tınaztepe Kampüs, öğrenci kartıyla binilen 525 Bornova Metro - Ege Üniversitesi Kampüs güzergâhlarında çalışan otobüsler vardır.
Metro
Metro istasyonları: İzmir metrosunun 11.6 kilometrelik hattında Hatay/Üçyol, Konak, Çankaya, Basmane, Hilal, Stadyum, Halkapınar, Sanayi, Bölge ve Bornova olmak üzere toplam 10 istasyon bulunmaktadır.
Sefer sıklığı: 06-24 saatleri arasında hizmet veren metronun ortalama 10 dakika olan sefer aralığı, yoğun saatlerde "5 dakikada bir"e inmektedir. Metro ile en uzun hat olan Üçyol’dan Bornova’ya 17 dakikada ulaşılmaktadır.
Metro aktarma istasyonları: Bornova, Halkapınar, Hatay/Üçyol aktarma istasyonlarından otobüs ; Konak İstasyonunda ise hem otobüs hem de vapur bağlantısı vardır.30 Ağustos'ta Cumaovası-Alsancak-Halkapınar hattı açılmış olup,29 Ekim'de de Alsancak-Menemen hattı açılacaktır.Diğer hatlar hala yapımdadır.
entsel Hızlı Tren (Banliyö)
İzmir'de banliyö sistemi İZBAN A.Ş tarafından yürütülmektedir. Banliyö hattı Aliağa-Menderes arasında kuzey-güney yönünde konuşlanmıştır. Hattın toplam uzunluğu 80km'dir. Banliyö sistemi içerisinde 31 adet modern istasyon ve metro standardında trenlerle taşımacılık yapılmaktadır. Kuzey hattı sırasıyla; Aliağa, Biçerova, Hatundere, Menemen, Egekent-2, Ulukent, Egekent, Ata Sanayi Sitesi, Çiğli, Mavişehir, Şemikler, Demirköprü, Nergis, Karşıyaka, Alaybey, Naldöken, Turan, Bayraklı, Salhane, Halkapınar ve Alsancak istasyonlarından oluşmaktadır. Güney Hattı ise; Alsancak, Halkapınar, Kemer, Şirinyer, Koşu, İnkilap, Semt Garajı, Esbaş, Gaziemir, Sarnıç, Havaalanı ve Cumaovası istasyonlarından oluşur. Hat üzerinde 15 aktarma merkezi bulunmaktadır. Ayrıca Halkapınar istasyonundan İzmir Metrosu’na geçiş yapılabilir.
Vapurlar ve İskeleler
Yolcu vapuru seferleri: "Toplu ulaşımda bütünlük" amacıyla körfez vapurlarının sayısı ve sefer sıklığı arttırılmış, ulaşımda kolaylık ve rahatlık sağlanmıştır. Karşıyaka ve Bostanlı ile Konak arasındaki sefer aralığı 20 dakikaya indirilmiş ve iskeleler yeniden düzenlenmiştir. Bostanlı, Karşıyaka, Bayraklı, Alsancak, Pasaport, Konak, Göztepe ve Üçkuyular olmak üzere 8 iskeleden sefer yapılmaktadır.
Araba vapuru seferleri: Üçkuyular ve Bostanlı iskeleleri arasında sürekli sefer yapan araba vapurları ile şehir içi trafiğine girmeden 25 dakikada ulaşım sağlanmaktadır.Bostanlı’dan ilk sefer, hafta içi ve Cumartesi günleri 07:20’de, Pazar günü 10.00’da; son sefer ise her gün 22.40’dadır. Üçkuyular’dan hafta içi ve Cumartesi 7.20’de, Pazar günleri 10:00’da başlayan seferler 23.20’ye kadar sürmektedir. Üçkuyular ve Bostanlı iskelelerindeki aktarma istasyonlarına otobüslerle kolaylıkla ulaşılmaktadır. Ek seferler konularak Buca heykel ile Bornova Ege Üniversitesi arası sabah 07:00 ile 10:00 akşam 17:00 ile 19:00 arasıdır.
Gece yarısından sabaha kadar ulaşım hizmeti
24 saat çalışan otobüs hatları koyularak gece yarısından sonra toplu taşım araçları ile ulaşım olanağı sağlanmıştır. Buna göre; Otobüsler Konak’ta Bahri Baba otobüs durağından (Varyant başlangıcı)hareket eder;
63 Konak-Bornova (Konak, Montrö, Alsancak, Zafer Payzın, Manavkuyu)
104 Konak-Buca (Varyant, Eşrefpaşa, Menderes Cad., Heykel, Buca Üçkuyular)
152 Konak-Gaziemir (Üçyol, Karabağlar, Sosyal Konutlar)
180 Konak-Balçova (Varyant, İnönü Cad., F.Altay)
542 Çiğli-Konak (Kahveler Durağı, Anadolu Cad., Girne Bulvarı, Karşıyaka, Altınyol, Talatpaşa, Konak)
Bu otobüsler ilk servislerine Karşıyaka ve Çiğli’den karşılıklı olarak 00:55’te başlarlar ve 1 saat ara ile 05.55’e kadar devam eder.
Vapurlar ise gece son seferlerini, Konak’tan 01.00, Alsancak’tan 01.15, Karşıyaka’dan 00.30’da hareket ederek yapmaktadırlar.
İzmir şehirlerarası otobüs terminali 1996 yılından bu yana Işıkkent'teki yeni yerinde hizmet vermektedir. İzmir'in ilk şehirler arası otobüs garajı bugünkü 9 eylül meydanı yanındaki Dünya Ticaret Merkezi inşaat alanının olduğu yerdir. Zamanla bu otobüs garajı yetersiz kalınca Halkapınar’da Yeni Garaj adı altında otobüs garajı hizmet vermeye başlamıştır. Gelişen İzmir ile paralel Halkapınar'ın şehir içi trafiğinde olması ve artan sefer sayıları göz önüne alınarak Işıkkent’teki yeni yerine geçmiştir. Türkiye'nin dört bir yanından otobüs seferleri vardır.
Asıl Ege Bölümü’nün Başlıca Tarım Ürünleri
Tütün : Türkiye tütün üretiminin % 50’sini bu bölge karşılar. Tüm kıyı ovalarında ekimi yapılan ve yurt dışına ihraç edilen tütün en çok Bakırçay Ovası’nda yetiştirilir.
Zeytin : Akdeniz ikliminin tanıtıcı kültür bitkisi olan zeytin en çok Ege Bölgesi’nde yetiştirilir. Türkiye üretiminin % 48’ini Ege Bölgesi sağlar. Edremit – Ayvalık Yöresi başta olmak üzere tüm kıyı kesiminde ve yer yer 100 km içerilere kadar zeytin yetiştirilir.
Üzüm : Türkiye’de üzüm üretiminin % 40’ını sağlayan bölge 1. sırada yer alır. Kurutularak ihraç edilen çekirdeksiz üzümün tamamını Ege Bölgesi üretir. Başta Gediz Ovası olmak üzere Büyük ve Küçük Menderes ovalarında yetiştirilir.
İncir : Kış ılıklığı isteyen ve Akdeniz iklimine uyumlu olan incirin %82’si bu bölgede yetiştirilir. Büyük Menderes, Küçük Menderes ve Gediz ovalarında incir üretimi yoğunlaşır. Kurutularak yurt dışına ihraç edilen incirin en çok yetiştirildiği yer ise Aydın’dır.
Pamuk : Akdeniz iklimine uyumlu olduğundan kıyı ovalarında ekimi yapılır. Büyük Menderes ve Gediz ovalarında üretimi yoğunlaşır. Türkiye üretiminin % 42’sini sağlayan Ege Bölgesi üretimde ilk sırayı alır.
Turunçgiller : Akdeniz iklimine uyumlu olan ve kış ılıklığı isteyen turunçgil üretimi, İzmir’in güneyindeki kıyı ovalarında yapılrı. Türkiye üretiminin %10’unu sağlayan bölge, Akdeniz Bölgesi’nden sonra 2. sırayı alır.
Pirinç : Çöküntü ovalarında ekimi yoğunlaşır.
Sebze : Bölgenin sebze üretiminde önemli bir yeri vardır. Domates, biber, patlıcan, patates, salata, kereviz, pırasa, başlıcalarıdır.
Meyve : Bölge kendine özgü meyve üretimi ile diğer bölgelerden ayrılır. İncir, turunçgil ve üzümün yanı sıra elma ve kiraz üretimi de önem taşır.
Bölge-yöre olarak bakılınca bazı tarım ürünleri ege bölgesinde de yetişmektedir...
MADENLER
Türkiye madenler bakımından zengin bir ülkedir. Ayrıca bazı madenler bakımından dünyanın önemli ülkeleri arasındadır. Türkiye’nin madenlerinin tamamı henüz belirlenmemiştir. Her yıl yeni maden yataklarının bulunması bunun kanıtıdır.
Ülkemizin madenciliğinin şu andaki üretimi, tümüyle kendi endüstri kuruluşlarımızın gereksinimine yönelik değildir. Bir kısmı ham olarak ya da yarı işlenmiş halde dışarı satılmaktadır.
Bir madenin işletilmesinin karlı olabilmesi için; “cevher oranı” Yedekleriyle birlikte belirtilen miktarı fazla olmalıdır.
Anadolu, madenciliğin eskilere dayandığı bir yerdir. Ancak cumhuriyetin ilanından sonra kurulan maden teknik ve arama (M.T.A) enstitüsü, madenciliğimizi ciddi biçimde ele alınmasına yönelik olan bir kuruluştur. Bu kuruluş, arama çalışmaları gerçekleştirirken yine cumhuriyet döneminde kurulan ETİBANK, işletme ve pazarlama işlerini yürütmeye başlamıştır. Bu devlet kuruluşlarından başka, özel sektör kuruluşları da bulunmaktadır.
DEMİR
Türkiye’nin birçok yerinde çıkarılan bir madendir. Demir çıkarımının %80′ini Doğu Anadolu bölgesi içerisinde kalan Divriği sağlar. Balıkesir’de Eymir ve Çarmık, Ege Bölgesinde Ayazmand ve Torbalı, Kahramanmaraş ile Kayseri arasında Faraşa ve Karamadazı, Sivas Hekimhan arasında Hasan çelebi ve Doğu Marmara’da Çamdağı, önemli demir alanlarıdır. Demir, endüstride en çok kullanılan maden cevheridir. Bu nedenle demir-çelik endüstrisinde ana maddedir.
KROM
Sert, paslanmaz ve iyi parlatılan bir madendir. Kaplamacılık ve çelik yapımında yaygın olarak kullanılır. Türkiye’de yaygın olarak çıkarılan madenlerden biride kromdur. En zengin krom yatakları; Elazığ’da Guleman, Batı akdenizde (fethiye, marmaris arasında) Dalaman havzası, Kütahya ile Bursa arası ve Eskişehir’in doğusundaki Seyitgazi’de yer alır. Adana’nın kuzeyindeki Akdağ yöresinde de yeni krom yatakları bulunmuştur. Akdağ krom yatakları, Dünyanın en zengin yataklarıdır. Türkiye, krom çıkarımında dünyada 3. sıradadır. Türkiye, çıkardığı kromu büyük ölçüde cevher olarak satmaktadır. Bu nedenle çıkarımını dış taleplere bağlı olarak ayarlamaktadır.
BAKIR
Kolay işenen bir madendir. Elazığ’da maden (Ergani bakır işletmeleri), Artvin’de Murgul (Göktaş) ve Kastamonu’da Küre bakır çıkartılan yerlerdir. Rize Çayeli’de yeni bakır yatakları bulunmuştur.
BOR
Kullanım alanı yaygın olan bu maden,boraks ve asitborik elde edilmesi bakımından da önemlidir. Balıkesir’de Sultançayırı ve Bigadiç Eskişehir’de Seyitgazi ve Kütahya çevresi önemli çıkarım alanlarıdır. Türkiye, bor minarellerinde dünyanın en zengin ülkesidir.
BOKSİT
Konya’nın Seydişehir ilçesi ile Antalya’nın Akseki ilçesinde çıkarılır. Bu iki çıkarım alanı da Antalya bölümünde yer alır. Alüminyumun hammaddesidir.
KÜKÜRT
Isparta’nın Keçiborlu ilçesi ile Denizli’nin Sarayköy ilçesinde bulunmaktadır.
MANGANEZ
Zonguldak’ın Ereğli ve Artvin’in Borkça (Göktaş) çevrelerinde çıkartılır. Denizli Tavas’ta yeni yatakları bulunmuştur
CİVA
İzmir’in Ödemiş ve Karaburun, Konya’nın Sarayönü çevresinde ve ayrıca Niğde civarlarında çıkartılır.
TUZ
Çeşitli yollarla elde edilen bir doğal kaynaktır. Kayatuzu olarak çıkartıldığı gibi, deniz suyundan ve açık işletme olarak Tuz gölünden de elde edilir. En fazla tuz üretimi İzmir’deki Çamaltı tuzlasında, deniz suyundan elde edilir. Çankırı, Erzurum, Kars, Nevşehir, Kırşehir, Yozgat ve Konya’da işletilmektedir.Türkiye, birçok madende zengin bir ülkedir. Bu madenlerden bazıları turistlik eşya yapımında önem taşır. Lületaşı (Eskişehir’de) ve oltutaşı (Erzurum’da) bu özellikte olanların en önemlileridir.
TAŞ KÖMÜRÜ (Maden kömürü)
Yurdumuzda tüketilen enerji kaynakları arasında taş kömürünün önemli bir yeri vardır. Ayrıca demir-çelik ve kimya sanayiilerinin önemli ham maddesidir. Başlıca taş kömürü yataklarımız; Zonguldak ve çevresindedir. Burası Türkiye’nin tek maden kömürü havzasıdır. Bir milyon tonu aşan rezervi vardır.
LİNYİT
Yaygın olarak hemen her bölgemizde çıkarılır. Ege bölgesi linyitleri oldukça kalitelidir. Manisa’da Soma, Kütahya’da Tavşanlı, Tunçbilek ve Değirmisaz, Amasya’da Çeltek ve Erzurum en önemli çıkarım yerleridir. Kahramanmaraş’ın Elbistan, Muğla’nın Yatağan linyitlerinin kalori değeri düşüktür. Bu nedenle termik santrallerde kullanılır.Kaynakwh webhatti.com:
PETROL
Günümüzde önemli bir enerji kaynağı olan petrol, aynı zamanda kimya sanayiinin de ham maddesidir. Yurdumuzdaki petrol yatakları fazla zengin değildir. Mevcut petrol yataklarımız daha çok Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Batman, Siirt ve Diyarbakır’dadır. Adıyaman, Şanlı Urfa ve Mardin’de de petrol yatakları vardır. Üretilen petrol, ihtiyacımızın çok az bir kısmını (1/7) karşılamaktadır. Geri kalan kısmını dışardan karşılamaktayız.
Yurdumuzda ham petrolün arıtılması için rafineriler kurulmuştur. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde üretilen ham petrolün bir kısmı Batman Rafinerisine, bir kısmı da Batman-İskenderun boru hattı ile Dörtyol’a gönderilmektedir. Buradan da tankerlerle Ataş, İzmir ve İzmit rafinerilerine taşınmaktadır. İskenderun Körfezi ile Kırıkkale arasındaki petrol boru hattı ile de Kırıkkale Rafinerisine ham petrol aktarılmaktadır. Ayrıca Türkiye-Irak boru hattı ile Irak petrollerinin bir kısmı Yumurtalık Limanı’na taşınmaktadır. Bu taşımacılıktan Ülkemiz önemli bir gelir sağlamaktadır. Azerbaycan petrolünün de yapılacak boru hattı ile İskenderun Körfezi’ne getirilmesi planlanmaktadır. Yurdumuzda petrol aramalarına hızla devam edilmektedir.Kaynakwh webhatti.com:
Türkiye’de su gücünden elde edilen elektrik enerjisi üretimi her geçen gün artmaktadır. Barajlara dayalı elektrik üreten pek çok hidroelektrik santralimiz vardır. Bunların başlıcaları; Atatürk, Karakaya, Keban, Hasan Uğurlu, Demirköprü, Hasan Polatkan, Oymapınar ve Hirfanh hidroelektrik santralleridir. Bunların yanında yapımı devam eden hidroelektrik santrallerimiz de vardır.
Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ile Fırat ve Dicle üzerinde 21 baraj, 17 hidroelektrik santrali yapımı öngörülmektedir. Bu proje ile elde edilecek hidroelektrik enerji, Türkiye’deki mevcut hidroelektrik enerjiden çok daha fazla olacaktır.
Ayrıca, Denizli yakınlarında Sarayköy’de yüksek sıcaklıktaki su buharından enerji elde edilmektedir. Bu tür enerjiye “Jeotermal enerji” denir. Birçok yerinde çeşitli sıcaklıkta termal kaynaklar bulunan yurdumuz, bu enerji kaynağı açısından da şanslı görülmektedir. Yine yurdumuzun çeşitli yerlerinde güneş enerjisinden ısı enerjisi olarak yararlanılmaktadır. Yurdumuzda doğal gazdan da faydalanılmaktadır. Bir miktar yerli üretimin yanı sıra Rusya Federasyonu’ndan borularla, Cezayir’den de deniz yolu ile doğal gaz getirilmektedir. Özellikle büyük kentlerimizde daha çok kışın ısınmada kullanılan doğal gaz, hava kirliliğini de büyük ölçüde önlemektedir.
bu bilgi inşalalh işinize yarar belki bu konuda yaramayabilir ama madenler hakkında çok yardımcı oluyor herkeze başarılar
EGE BÖLGESİNDE HAYVANCILIK
Ege bölgesinde hayvancılık çok gelişmemiştir. Üstelik yakın dönemde otlakların daralması nedeniyle, hayvan sayısında azalma gözlenmektedir. Kıyı kesimde daha çok kıl keçisi, tiftik keçisi ve koyun, iç kesimlerde sığır ve manda besiciliği yaygındır. Balıkçılık ise eski önemini kaybetmiştir özellikle İzmir Körfezi’nin sularını pis olmasından dolayı. Yine eski önemini yitirmiş olmakla birlikte Bodrum kıyılarında sünger avcılığı yapılmaktadır.Aynı zamanda Ege Bölgesi'nde kümes hayvancılığı ve arıcılık da yapılmaktadır.
İZMİRİN SERMAYESİ VE KÖRFEZ SERMAYESİNİ ALMA HEDEFİ
izmir Valisi Cahit Kıraç, kriz döneminde yabancı sermayenin öneminin daha da arttığını belirterek, bu açıdan Dubai ve Sharjah'da yapılan temasların önemine dikkat çekti.
Birleşik Arap Emirlikleri'ni oluşturan 7 emirlikten Dubai ve Sharjah'da temaslarda bulunan İzmir Valisi Cahit Kıraç başkanlığındaki İzmir heyeti, Birleşik Arap Emirlikleri'nde işadamları ile İzmir'e yatırım yapma konusunda temaslarda bulundu. 2009 yılının Mart veya Nisan aylarında İzmir'i tanıtmak için Dubai de bir road show düzenlenecek.
İzmir Valisi Cahit Kıraç, İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, İZTO Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Pamuk, İZTO Genel Sekreteri Adnan Yıldırım ile İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) Genel Sekreteri Ergüder Can'dan oluşan İzmir heyeti, 14-16 Aralık 2008 tarihleri arasında Dubai'de düzenlenen Seatrade Ortadoğu Denizcilik Sergi ve Konferansı'na katıldı. Aydın Valisi Mustafa Malay'ın da yer aldığı heyet, BAE'yi oluşturan 7 emirlikten biri olan Dubai'nin yanı sıra Sharjah'da da işadamları ile görüşüp İzmir'i tanıttı. İzmir heyeti, Sharjah Ticaret ve Sanayi Odası'nı ziyaret ederek yeni yapılan oda kompleksinde Sharjah Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreteri Hüseyin Mahmudi ile görüştü.
İzmir Valisi Cahit Kıraç, küresel kriz döneminde yabancı sermayenin öneminin daha da arttığını belirterek, bu açıdan Dubai ve Sharjah'da yapılan temasların önemine dikkat çekti. Kıraç, yaptığı konuşmada, "İzmir'in sahip olduğu ekonomik potansiyeli tam olarak değerlendirebilmemiz, istediğimiz ekonomik gelişmeyi yaratabilmemiz, İzmir'de katma değer ve istihdam yaratmamız için daha çok yerli ve yabancı sermaye çekmeliyiz" dedi. Dubai ve Sharjah'da çok önemli sermaye grupları bulunduğunu anlatan Kıraç, şöyle konuştu: "Bu bölgeden kentimize sermaye çekmek istiyoruz. Bu nedenle yaptığımız ziyaret son derece olumlu geçti. Bundan sonra da benzer temaslarımız devam edecek. Valilik olarak bu tip çalışmalara destek vermeye devam edeceğiz."
İzmir'de İş Gücü, İstihdam ve Beşeri Sermaye Raporu
izmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (iaosb) Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Uğurtaş, İzmir'de Çalışabilir Nüfusun Yüzde 49,1'inin, Çalışanların da Yüzde 50,3'ünün Lise ve Üniversite Mezunu Olduğunu Belirterek, 'İzmir'e Yabancı Yatırım Çekmek İstiyorsak, Eğitimli İş Gücünü Öne Çıkarmamız Lazım' Dedi
Haber Yayın Tarihi: 11.06.2010 13:37
İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (İAOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Uğurtaş, İzmir'de çalışabilir nüfusun yüzde 49,1'inin, çalışanların da yüzde 50,3'ünün lise ve üniversite mezunu olduğunu belirterek, 'İzmir'e yabancı yatırım çekmek istiyorsak, eğitimli iş gücünü öne çıkarmamız lazım' dedi.
Uğurtaş, düzenlediği basın toplantısında, TÜİK verilerine dayanarak hazırladıkları 'İzmir'de İş gücü, İstihdam ve Beşeri Sermaye Raporu'nu açıkladı.
50'nin üzerinde sektörün faaliyet gösterdiği, sanayileşmesinin yeterince iyi olması gereken bir kent olarak tanımladığı İzmir'de çok iyi yetişmiş bir iş gücünün bulunduğunu söyleyen Uğurtaş, Alsancak Limanı da düşünüldüğünde kentin gelişiminin hızlı olması gerektiğini dile getirdi.
Uğurtaş, 'Türkiye, ciddi bir büyüme yakalamasına rağmen, İzmir ne yazık ki gerek merkezi hükümetlerin ilgi göstermemesinden gerek bizim insan kaynaklarımızı yeterince iyi kullanmamamızdan, gerekse İzmirliler olarak tek başına oynamayı sevmemizden 2006-2007'ye kadar olan ülke gelişme periyodundaki hıza bir türlü yetişemedi' dedi.
İzmir'in 2002-2007 döneminde yüksek oranlı büyümeden yeterince pay alamadığını, kentin ulusal gelirdeki payının yüzde 7,5'ten 6,7'ye gerilediğini, İstanbul'da bu oranın yüzde 21'den 28'e, Ankara'da yüzde 7,6'dan, 8,4'e yükseldiğini ifade eden Uğurtaş, Kocaeli, Bursa, Bilecik, Tekirdağ, Antalya, Eskişehir gibi yerlerde bu yükselişin çok ciddi boyutlarda olduğunu bildirdi.
Uğurtaş, İzmir'in kişi başına düşen geliri 2001'de Türkiye ortalamasının yüzde 50 üzerinde iken, bu oranın giderek azaldığını, gelir endeksinin ise 150'den 126'ya gerilediğini, İstanbul'da endeksin 143'ten 155'e, Bursa, Eskişehir, Bilecik'te 117'den 140'a, Ankara'da 128'den 136'ya çıktığını anlatarak, 'İzmir'de kendini sorumlu hisseden her bireyin bu tabloyu nasıl tersine çevirebileceği konusunda düşünmesi lazım. Yerel yönetimlere, odalara ve siyasilere çok görev düşüyor. Sadece iktidar değil, muhalefet partileri de İzmir'in sorunlarına eğilmeli. Korkarım ki, bu tablodaki durum bugün daha da kötü' diye konuştu.
İzmir Kentsel Pazarlama Stratejik Planı Çalışmalarında Sona Yaklaşılıyor - İzmir;
iZMİR (İHA) - Bugüne kadar New York City, Londra 2012 Olimpiyatları gibi önemli markalaşma çalışmalarına imza atmış Wolff Olins'in de içinde bulunduğu Art Grup konsorsiyumu, Swissotel'de gerçekleşen toplantıda İZKA Yönetim Kurulu'na İzmir Kentsel Pazarlama Stratejik Planı çalışmalarında gelinen süreç ile ilgili bilgilendirme yaptı. Araştırma ve durum analizi sonuçlarına dayanarak hazırladıkları konumlandırma fikirlerini de paylaşan konsorsiyum, İZKA Yönetim Kurulu'ndan olumlu geribildirimler aldı.
Toplantı sonrasında konuşan İzmir Valisi Sayın Cahit Kıraç “Çalışmaların geldiği nokta memnuniyet verici. Konsorsiyum, önümüzdeki günlerde Kalkınma Kurulumuz ile bir araya gelerek Kalkınma Kurulu'nun pazarlama planına ilişkin görüş ve önerilerini de alacak. Stratejik Plan'ın hazırlık sürecinde hep dile getirdiğimiz gibi katılımcı bir anlayışla çalışmaları yürütüyoruz. Tüm İzmirlilerin sahipleneceği, görüşlerinin içinde yer aldığı bir plan hazırlığı içindeyiz ve bu planın İzmir için olumlu sonuçlar getireceğine inanıyorum ”dedi.
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 22 ziyaretçi (22 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
|
|